Yöneticileri yermek öyle popüler ki her çalışan çok iyi iş yapıyor, ama işte ah bir de yöneticiler ve yönetimler de iyi olsa…
Başarılı iletişimde bir kural vardır. Uygulandığında ciddi başarılar elde edebileceğiniz ama genellikle iş ortamlarında kabullenilmesi epey zordur. Ortada bir sorun varsa, sorunun %50’si sizin diğer %50’si de karşınızda ki kişininindir. Yöneticisinden memnun olmayanlara bu kuralı hatırlamalarını, yönetimde olanlara da bu kuralı uygulamalarını öneririm.
Bu kuralı uygulamak bazen zordur çünkü bireyler kendi taraflarının daha haklı olduğunu düşündüklerinde karşı tarafın daha fazla emek vermesi gerektiğine inanır. %50-50 sorumluluk kimseye suç yüklemez, işin yapılmasına, ortalığın durulmasına odaklanır. Türk toplumu gurur toplumu olduğundan, uygulamak için davranış değişim yöntemlerini de bilmek de fayda var. Yönetici koltuğunda oturanların bu yöntemlere göz atması, “neyi bilmediğini bilmeyen” ve sorunu karşı tarafa yıkma eğiliminde olan çalışanları yönetmelerinde yarar sağlar.
Neyi bilmediğini bilmeyen çalışanlar genelde şu 3 konuda hata yapıyor.
1-Kendini Doğru Değerlendirememek
Kendimizi olduğumuzdan daha iyi değerlendirmek aslında sağlıklı bir eğilim… Ancak gelişebilmek için gerçeklere odaklanmak, gerektiğinde kendimizi değiştirebilmek ve yeni yetenekleri yanımıza almak için önemlidir.
Kariyerin başlangıç ve gelişme döneminde teknik yeterlilikler üzerine çaba sarfedilir. Kişinin dünyası yaptığı iş ile öyle sınırlıdır ki bu yaptıklarının dışında bir şey göremez ve düşünemez. Bu yüzden de genelde şu söylemleri pek duyarız:
“Bütün projeyi ben yaptım. Ben olmasam yöneticim hayatta bu işi yapamazdı.”
“Oh, işi ben yapıyım krediyi müdürüm toplasın. Rahat valla.”
Belli bir stratejinin oluşturulması genelde üst düzey bir bakış açısı gerektirir. Bu açıya sahip olanlar, yukarıda ki gibi düşüncelerle zaman ve beyin harcamazlar! Bilirler ki yaptıkları projeyi stratejik bir konsepte koyan, o hedefi çalışana veren ve projenin mükemmel halini almasını sağlayan yöneticidir.
Büyük resmi görmekte zorlananlar, uzun yıllar zorlanmaya devam ederler. Bu yüzden, büyük resmi anlamaya bakın. Siz olmasanız, projeyi yöneticiniz muhtemelen sizden daha iyi yapabilir; zorlanırsa rahatlıkla destek alabilir.
Kendinizi değerlendirirken yöneticinizin neyi yapamadığına değil kendinizin neyi iyi yaptığına ve neyi daha iyi yapmanız gerektiğine bakmayı tercih edin.
İş dünyasında sürekli etrafındakilerin hareketleri, halleri, geliş gidiş saatleri ile kafayı bozanlar küçük işlerle uğraşanlardır. Bu kişilerin organizasyonlarda yükselmesi zordur ama aynı şirkette 30 yıl aynı işi yaparak kalmaları muhtemeldir.
2- Kurumsal Hiyerarşiyi Anlayamamak
Kurumsal hiyerarşiye saygı başarının temelidir. Bağlı olduğunuz yöneticiyi sevmeseniz de yetersiz olduğunu düşünseniz de ona saygı göstermek ve işini kolaylaştırmakla sorumlusunuz. Ve emin olun, siz her ne kadar memnun olmasanız da yöneticinizin sizden çok daha iyi olduğu noktalar vardır. Bu noktaların neler olduğunu çözmek de yöneticinizi yönetmenin temel taşları arasındadır. Yöneticiniz tahammül edilir gibi değilse ve koltuğuna demirlenmişse, kendinizi gösterebileceğiniz, fark oluşturabileceğiniz başka bir yere geçmelisiniz.
Yaptığınız işleri yöneticiniz üst yönetime sunuyor diye sinirlenmemeli ve “ben yapıyorum krediyi o alıyor” ithamlarından vazgeçmelisiniz. Yöneticiler konumları gereği bazı işleri ve sunumları kendileri yapmak zorundadır. Sizin işiniz yöneticinizin/departmanınızın ve şirketinizin hedefleri doğrultusunda hareket etmektir. Bu doğrultuda departmanınızı daha iyi işlere imza atmaya teşvik edecek çalışmalarda bulunmaktır. İyi yöneticiler krediyi ne zaman kime ve nasıl vereceğini iyi bilirler. Size krediyi verdiği zamanlar, her zaman sizin yanınızda birilerine bir şey söylediği zamanlar değildir. Zaman zaman sizin olmadığınız yerlerde de sizi yukarıya çıkartıyor olabilir. Yine de bulunduğunuz ortamdan hiç memnun değilseniz ya ortamı iyileştirmek için çaba verin, verdiğiniz çaba işe yaramıyorsa da, hayatınıza yeni bir yön verin.
3- Dikkatsiz İş Çıkarmak
Yöneticinizin sürekli düzeltmek zorunda olduğu, sürekli hatalar yakaladığı tarzda işler çıkartmak işinizi iyi yapamadığınızı gösterir. Hata yaparak öğrenmekle, dikkatsizlikler sonucu sürekli “denetlenmesi gereken” işler çıkarmak arasında fark vardır. Başarıya yürüyenler, kimin neyi ne kadar kötü yaptığıyla değil, işlerini yaparken kendilerine, departmanlarına ve kurumlarına ne kadar fayda sağladıklarıyla ilgilidirler.
Kaynak: Fatmanur ERDOĞAN| Hürriyet